Fransız Anayasa Konseyi ve Anayasal Kimlik Doktrinine Yeniden Dönüş: “Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunmasında Kamu Gücünün Gerekliliği” Anayasal Kimliğe İçkin Bir İlkedir

Pınar Dikmen

Fransız Anayasa Konseyi 15 Ekim 2021 tarihinde verdiği somut norm denetimi kararında (la question prioritaire de constitutionnalité), bir AB direktifinin “Fransız anayasal kimliğine içkin olan ilkeler” ile çatışma ihtimalini ilk kez somut bir şekilde gündeme getirdi. Kararda “Fransa’ya girişi reddedilen yabancıların geri gönderilmesinde, havayolu şirketlerine düşen sorumluluğu düzenleyen hükümler anayasaya aykırı bulunmasa da karar, “anayasal kimlik doktrinin” uygulanması ve somutlaştırılması açısından bir ilk olma özelliğini taşımakta[1].

            Avrupa Birliği entegrasyon sürecinde üye ülkelerin anayasa yargıçları tarafından sıklıkla başvurulan ve ilk kez derli toplu olarak Alman Federal Anayasa Mahkemesi tarafından formüle edilen “anayasal kimlik doktrini”, ulusal anayasalar nezdinde topluluk hukukunun sınırını belirlemek için kullanılan bir doktrin[2]. Doktrinin özünü, AB andlaşmaları dahil olmak üzere Topluluk hukukundan kaynaklanan normların, anayasal kimlikle bağdaştığı müddetçe anayasaya uygun olacağı tezi oluşturmaktadır.

            Fransız Anayasa Konseyi bu doktrini ilk kez 2004 tarihinde; AB direktiflerinin anayasaya aykırılığının gündeme geldiği bir başvuru dizisi sonucunda formüle etti[3] ve o tarihten bugüne kadar içeriğini neredeyse hiç değiştirmeden uyguladı[4].

            Fransız Konseyine göre bir AB direktifini iç hukuka aktaran[5] bir kanunun anayasaya aykırılığı gündeme geldiğinde, topluluk hukuku ve iç hukuk düzeni çatışması açısından iki ihtimal gündeme gelebilir.

            Direktifi iç hukuka aktaran kanun, direktifin içeriğinden farklı düzenlemeler getirmekteyse; bu durumda Topluluk hukuku- anayasa çatışması değil yasa- anayasa çatışması bulunmaktadır. Bir başka ifade ile bu durumda denetlenen norm, ilgili AB direktifi değil, yasanın kendisidir. Öte yandan anayasaya aykırılığı ileri sürülen kanun, bir AB direktifinin taşıdığı düzenlemeleri “aynen” aktarmaktaysa, bu durumda ortada Topluluk hukuku – Anayasa çatışması bulunmaktadır ve  bu sorunun çözümünde, “Fransız anayasal kimliğine içkin olan ilkeler” doktrinine başvurulacaktır.[6].

            Bir direktifin içeriğini aynen/değiştirmeden aktaran bir kanunun Anayasa Konseyi tarafından iptal edilebilmesi için direktifin anayasal kimliğe özgü bir ilke ile açıkça çatışması gerekir. Herhangi bir anayasal ilkenin ya da normun, “anayasal kimliğe” ait olabilmesi için bu ilkenin yalnızca Fransız hukukunda düzenlenmiş temel bir ilke olması gerekir. Örneğin, “toplanma özgürlüğü” hem AB hukukunda hem de Fransız anayasa hukukunda korunan bir ilke olduğu için bu ilkeye ait bir tartışmada anayasal kimlik doktrini devreye sokulmaz. Öte yandan “laiklik” ilkesi AB hukukunda doğrudan korunan bir ilke olmadığı için Fransız anayasal kimliğine içkin bir ilke olarak değerlendirilebilecektir[7].

            Konsey’in 15 Ekim 2021 tarihinde verdiği kararın konusunu ilgili AB hukuku direktifindeki düzenlemeyi iç hukuka aynen aktaran bir kanun oluşturmaktadır. Kanuna göre havayolu şirketlerinin, Fransız topraklarına giriş izni verilmeyen kişilerin giriş ve güzergâh yolunu değiştirme ve bu kişilerin uçuş esnasında güvenlik açısından riskli davranışlarda bulunmaları halinde gereken tedbirleri alma sorumlukları bulunmaktadır[8].

            Konseye yapılan başvuruda, bu düzenlemenin özel hukuka tabi kişilere bir kamu gücü fonksiyonu bahşettiği ve bu yönüyle anayasanın diğer ilkeleri ile birlikte “anayasallık blokuna” dahil olan 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin, 12. maddesine aykırı olduğu iddia edilmiştir. Nitekim Konsey’e göre Bildirge’nin 12. maddesi, temel hak ve özgürlüklerin ancak “kamu gücü” ile koruma altına alınabileceğini açıkça ifade etmesine rağmen, düzenleme bu yönüyle havayolu şirketlerine yalnızca kolluk kuvvetleri tarafından kullanılabilecek bir yetki devrini gündeme getirmektedir. Ancak en önemlisi, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında “kamu gücünün” gerekliliği ilkesi, “Fransız anayasal kimliğine içkin bir ilkedir”[9].

            Konsey, havayolu şirketlerine tanınan yetkilerin, bir kamu gücü seviyesine erişmediğine karar vererek, direktifi aktaran kanunu anayasaya uygun bulmuştur[10]. Öte yandan bu karar, AB ikincil mevzuatı karşısında “anayasal kimlik doktrinini” oldukça âtıl bir biçimde kullanan ve Topluluk hukuku-anayasa çatışmasında, anayasal kimliğe içkin bir anayasal ilke belirlemekten sürekli olarak kaçınan Anayasa Konseyinin karar tekniği açısından oldukça önemlidir.


[1] CC, Décision n° 2021-940 QPC du 15 octobre 2021, para. 9.

[2] Daha fazla bilgi için bkz. Anne Levade, “Identité nationale ou constitutionelle”, Marthe Fatin-Rouge Stéfanini, Anne Levade, Rostane Mehdi ve Valérie Michel, L’identité à la croisée des États et de l’Europe içinde (187-206), Bruylant, 2015, s. 188.

[3] Kararlar için bkz. Commentaire de la décision n° 2004-496 DC du 10 juin 2004; Commentaire de la décision n° 2004-498 DC du 29 juillet 2004;

[4] Örn bkz. CC, Décision n° 2017-749 DC du 31 juillet 2017.

[5] AB direktifleri üye ülkelerin ulusal hukuklarında doğrudan uygulanabilir değildir. Üye ülkeler bu direktifte yer alan düzenlemelerin ulusal hukukta uygulanabilmesini sağlamak için mevzuatlarını buna göre düzenlemek zorundadır.

[6] Anayasa Konseyine göre direktifi iç hukuka aktaran kanunun, direktifle uyuşmaması ihtimali de bir anayasaya uygunluk sorunu gündeme getirmektedir.  Commentaire de la décision n° 2004-496, s. 5.

[7] Pınar Dikmen, Uluslararası Andlaşmaların Anayasaya Uygunluk Denetimi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020, s. 167 vd.

[8] CC, Décision n° 2021-940, para. 4.

[9] A.g.k, para. 15-16.

[10] A.g.k, para. 17.

Bu yazı Kamu Hukuku Yazıları kategorisine gönderilmiş ve , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.